Uzun uğraşların sonucunda varlığını içimizde bir yerlerde hissettiğimiz o güzel, güneşli vadiye varırız. İşte bu hayatın bize getirdiği en anlamlı ve en özel hediyedir. Hayat bir şeyleri elimizden alıyorsa, başka bir şeyler verir. Her yağmurun bir sonu var; her gecenin bir sonu var. Gökkuşağını elbet görürüz. Hayat bize onu eninde sonunda verir. Mutlulukla gülümseriz. O an hayata tutunuruz, yaşamayı ve nefes almayı hatırlarız. Kaybettiğimiz umutları, hayalleri yeniden inşa ederiz. Hayata artık farklı bir gözle bakarız. Kurtulmak istediğimiz bir yer değil de, yaşamak için can attığımız bir yer olarak algılarız. Artık gücümüzü yeniden içimizde hissederiz. Dünyanın bütün zorluklarına, her şeye rağmen, meydan okuruz. O mutluluk denizinde ölesiye sarhoş oluruz. Çünkü geldiğimiz yerde yaşadıklarımızdan aldığımız dersle, sahip olduğumuz mutluluğun değerini daha iyi biliriz. Onu kaybetmemek için canla başla savaşırız.
Her çaresiz kalışımızda korkmamalıyız. Evet, acısını çekeceğiz, bu mutlak bir gerçek. Bundan kaçış yok. Ama unutmamalıyız ki bu yolun bir sonu var. Ve o yolun sonunda, bizi çektiğimiz acıların karşılığı olan apaydınlık bir yer ile karşılaşacağız. Ne olursa olsun bizi orada bekleyen bir gökkuşağı olacak. Rengarenk... Zorluklara dayanmalıyız. Katlandığımız onca şey bize öyle güzel şeyler verecek ki, gerçekten çektiğimiz her acının karşılığını inanılmaz bir mutlulukla alacağız. Ve belki sonunda iyi ki bu acıları yaşamışım diyeceğiz. Acılar bizi büyütür. Olgunlaştırır. Bu yüzden onları hiçe saymamak gerekir. Acısız hayatın değeri anlaşılamaz. O olmadan mutlulukta olmazdı.
Hayatın bize getirdiklerine en güçlü gülümsememizle hoşgeldin demeliyiz. Her koşulda... Çünkü bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun ardından açan güneşin değeri, paha biçilemez... Deneyin! Hak vereceksiniz...
d.g,izmir