15 Eylül 2012 Cumartesi

Acı ve Gökkuşağı

Hayatta bir şeyleri kaybederken, bir şeyleri kazanırız. Kaybettiklerimize üzülürüz, ancak onlar bize yeni umutlar, yeni hayaller, yeni bir dünya ve daha birçok yenilikler kazandırır. Kendimizi en aciz hissettiğimiz an, bunun hiç bitmeyeceğini düşünürüz ve amansız bir umutsuzluğa kapılırız. Her yanımızı bulutlar kaplar. Kara bulutlar... Yağmur yağar delicesine ve hiç bitmeyecekmişcesine. Şimşekler ve gökgürültüleri, dünyamızda meydana gelen doğa olaylarımıza eşlik eder. Issız ve gri sokaklarda dolaşırız. Hayallerimiz o yağmurlara karışır ve yok olur. Ümitsizce dolanır dururuz. Ne olacağından habersiz, başka sokaklara girmeye çalışırız. Karanlıklar içinde yolumuzu bulmaya çalıştıkça, daha da kayboluruz. Neden dolaşırız ki? Yolumuzu bilmeden, görmeden nasıl yön bulmaya çalışırız? İnsan gözü kapalı nasıl gidebilir ki ulaşmak istediği yere?.. İçimizdeki sesi dinleriz çünkü... O yolların birinin bizi aydınlığa götüreceğini hissederiz. İçlerinden bir tanesinde mutlaka bir ışık vardır. Bunun umuduyla daha da çabalarız ve yürümeye devam ederiz. Yağmur çamur dinlemeden, her şeye ve herkese meydan okuyarak...

Uzun uğraşların sonucunda varlığını içimizde bir yerlerde hissettiğimiz o güzel, güneşli vadiye varırız. İşte bu hayatın bize getirdiği en anlamlı ve en özel hediyedir. Hayat bir şeyleri elimizden alıyorsa, başka bir şeyler verir. Her yağmurun bir sonu var; her gecenin bir sonu var. Gökkuşağını elbet görürüz. Hayat bize onu eninde sonunda verir. Mutlulukla gülümseriz. O an hayata tutunuruz, yaşamayı ve nefes almayı hatırlarız. Kaybettiğimiz umutları, hayalleri yeniden inşa ederiz. Hayata artık farklı bir gözle bakarız. Kurtulmak istediğimiz bir yer değil de, yaşamak için can attığımız bir yer olarak algılarız. Artık gücümüzü yeniden içimizde hissederiz. Dünyanın bütün zorluklarına, her şeye rağmen, meydan okuruz. O mutluluk denizinde ölesiye sarhoş oluruz. Çünkü geldiğimiz yerde yaşadıklarımızdan aldığımız dersle, sahip olduğumuz mutluluğun değerini daha iyi biliriz. Onu kaybetmemek için canla başla savaşırız.

Her çaresiz kalışımızda korkmamalıyız. Evet, acısını çekeceğiz, bu mutlak bir gerçek. Bundan kaçış yok. Ama unutmamalıyız ki bu yolun bir sonu var. Ve o yolun sonunda, bizi çektiğimiz acıların karşılığı olan apaydınlık bir yer ile karşılaşacağız. Ne olursa olsun bizi orada bekleyen bir gökkuşağı olacak. Rengarenk... Zorluklara dayanmalıyız. Katlandığımız onca şey bize öyle güzel şeyler verecek ki, gerçekten çektiğimiz her acının karşılığını inanılmaz bir mutlulukla alacağız. Ve belki sonunda iyi ki bu acıları yaşamışım diyeceğiz. Acılar bizi büyütür. Olgunlaştırır. Bu yüzden onları hiçe saymamak gerekir. Acısız hayatın değeri anlaşılamaz. O olmadan mutlulukta olmazdı.

Hayatın bize getirdiklerine en güçlü gülümsememizle hoşgeldin demeliyiz. Her koşulda... Çünkü bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun ardından açan güneşin değeri, paha biçilemez... Deneyin! Hak vereceksiniz...



d.g,izmir





















9 Ağustos 2012 Perşembe

Üniversiteye Yeni Başlayanlara

Eğer üniversiteye yeni başladıysanız, hayatınızın bundan önceki sahnelerini unutun. Çünkü artık yepyeni bir dünyanın kapısından içeri giriyorsunuz. Bu dünyada karşınıza aklınızın alamayacağı şeyler çıkabilir. Tedbirli olun ! Her şeye açık olun bir kere. Kiminle, ne ile karşılaşacağınızı bilemezsiniz. Bugüne kadar yaşadıklarınızdan, gördüklerinizden, yaptıklarınızdan, kısacası her şeyinizden öyle farklı şeyler görecekseniz ki neredeyim ben, ne yapıyorum? diye soracaksınız kendinize. İlk başta anlamayacaksınız. Her şey normal gelecek, önceki yaşantınızdan farklı hiçbir şey yokmuş gibi gelecek size. Ama çok geçmeden yanıldığınızın farkına varacaksınız.
Nelerle mi karşılaşacaksınız? Burada anlatmakla bitmez, ama size kısaca özetleyeceğim. Bir kere arkadaşlarınızı çok ama çok iyi seçin. Arkadaş üniversite hayatı için çok önemli bir yere sahip. Onları yanlış seçtiğinizde, hayatınız tamamen başka bir yöne gidecektir. Eğlenirken, ders çalışırken, gezerken, yemek yerken, uyurken, her anınızda arkadaş faktörü etkili olacaktır. Çünkü burada onlardan başka kimse olmayacak yanınızda. Ailelerinin yanında kalanlar bu konuda biraz daha şanslılar tabi, onu da unutmamak gerek. Ama ailelerinden ayrılıp, tek başlarına hiç bilmedikleri bir şehirde üniversiteye başlayanlar bu konuda daha dikkatli olmalılar.  Çünkü dediğim gibi burada yanlarında arkadaşlarından başka kimse olmayacak. Öncelikli tavsiyem kıskanç arkadaşlardan olabildiğince uzak dursunlar. Eğer seviyorlar ve ayrı kalamıyorlarsa da sırlarını fazla anlatmasınlar. Üniversite hayatında, arkadaşın önemli yere sahip olduğu bir gerçektir ve bu yüzden bu insanlar sizin hayatınızı mükemmel de kılabilir, sizi yerin dibinin dibine de geçirebilir. İnanın bana o dibi görmek dahi istemezsiniz.
Kendi ayaklarınızın üstünde durmayı öğrenin ! Artık yanınızda aileniz yok.Her ihtiyacınızda sizin yanınızda olamayacaklar ve isteklerinizi karşılayamayacaklar. Her işinizi kendiniz görmeyi öğrenin. Bu konuda kimseden yardım istemeyin. Hiçbir şeyden utanmayın. Hayatta bu birileri her zaman yanınızda olmayabilir, çoğu zaman yalnız kalacaksınız. Bu yüzden kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan her işinizi kendiniz halledebilecek konuma gelin. Bunun için gerçekten çabalayın.
Erkek arkadaşı seçimine gelince, sakın ama sakın daldan dala konmayın. Birini bulun ve onda kalın. Doğru kişi olduğunu anlayana kadar bekleyin. Sabredin, acele etmeye hiç gerek yok. Beklemek her zaman iyidir. Sonunda buna değdiğini anlayacaksınız. Ve ona karşı herzaman dürüst olun. Yalan hiçbir şeyi düzeltmiyor. Aksine her şeyi mahvediyor. Doğruları söylediğiniz zaman, dürüstlüğünüzle kazanacaksınız, ama yalan söylediğinizde yalancılıkla suçlanacak ve bir daha kimsenin güvenini hissedemeyeceksiniz. Sadakatinizden asla ve asla ödün vermeyin. Sıkıldığınız ya da herhangi bir şeyine katlanamayacağınızı anladığınız anda bırakın. Başkalarıyla gizli işler yapmanın alemi yok. Çünkü burası üniversite ! Artık lisede değilsiniz. Burada bazı şeyler affedilmeyebilir. Bu yüzden adımlarınızı çok iyi atmalısınız. Bundan sonrası hayatınızı etkileyecektir, attığınız adımların altın değerinde olduğunu unutmayın.
Ev arkadaşı seçme konusunda ince eleyip sık dokuyun. Mümkünse tek başınıza çıkın. Değilse çok samimi olmadığınız insanları tercih edin. Ama illa en yakın arkadaşınızla çıkmak istiyorsanız anlayışlı biri olmasına dikkat edin ve rahatsız olduğunuz her şeyi söyleyin, hiç çekinmeyin. Çekindiğiniz en ufacık şey bile inanın günü geldiğinde sizi inanılmaz rahatsız edecektir. Sizi rahatsız eden, hoşunuza gitmeyen her şeyi hiç utanmadan, çekinmeden söyleyin.
Ailelerinizi sık sık ziyaret edin. Bu size gerçekten çok iyi gelecektir. Üniversitede olmak gerçekten çok başka bir şey. Liseye hiç benzemez. Tepe taklak da olabilirsiniz, hayatınızın en mükemmel anlarının tavan yaptığı zamanlarda geçirebilirsiniz. Her şey sizin elinizde. Dikkatli olun ve nasıl geçtiğini anlayamadığınız bu geri gelmeyecek yıllarınızı en iyi biçimde değerlendirin.


Sosyal hayat önemli tabi ki ama derslerinizin iyi olması koşuluyla :)


Mutlu üniversite günleri geçirmeniz dileğiyle...

11 Mayıs 2012 Cuma

Seni Yaşamak


Gözlerimi kapıyorum, gülüşün zihnimde dans ediyor.
Artık dokunamadığım hayallerim gözyaşlarımla sevişiyor...

Küsmüş geleceğim, barışamıyorum geçmişimle,
Sadece seviyorum. 

Ama sevmek demek, acı çekmek demek. 
Bu yüzden adım olmuş "aşık" 

Aşkın acılığında, sustum bir kez daha...
Özlemekten başka bir şey, yapmadım. 
Çok özledim sadece...
Gülüşünü, sesini...

Dokunmak istedim kahkahalarına,
Karışmak istedim sözlerine,
Ve boğulmak istedim gözyaşlarında. 

Kulaklarımda adımı söyleyen sesin yankılanıyor,
Otur köşede ve sadece adımı söyle, yeter.
Söz, ruhumu okşayan başka sözcükler istemeyeceğim.
Varlığın olsun yalnızca, baktığım yerlerde. 

Çünkü artık hayal etmek istemiyorum, 
Ben seni yaşamak istiyorum...
Yaşamak, Yaşlanmak o kadar !

Altın Kurallar-1

     güvenmek... dost adı altında toplanmış birçok insan tanıdım. ama hepsi de görüntüden ibaretti. sadece adları vardı. içeriklerinde hiçbir şey yoktu. "dostluk" sayfaları boştu. 

    dostluğun ilk kuralı sır tutmaktır, bana göre. sır tutabilen insan iyi bir dosttur. bu altın kural, her zaman ve her yerde geçerlidir. bunu ihlal ettiğin sürece dostluk ulamından çıkarsın.


    kıskanç insandan dost olmaz! buna inandığım kadar başka neye daha fazla inanıyorum bilemiyorum. kıskanç bir dostunuz varsa, yanılıyorsunuz demektir. çünkü o insanla aranız bozulduğu zaman kıskançlığından yapmayacağı hiçbir şey yoktur. sakın güvenmeyin ! zaten hiç kimseye güvenmemelisiniz. bana göre bir arkadaştan dost olmaz. aileden dost olur ancak. buna çok inanıyorum. bırakın çevrenizdeki insanlar arkadaşınız ya da en yakın arkadaşınız olarak kalsın. dostunuz olmasın. anneniz babanız zaten sizin dostunuzdur. 


    çünkü en büyük vurgunlar dost sandığınız insanlardan gelir. asla ve asla güvenmeyin. insan sadece kendine güvenmeli. kendi yaptıklarınız sizin canınızı başkalarının yaptıkları kadar acıtmaz. en azından ben bunu kendime yaptım diyerek kendinizi avutabilirsiniz ama başka insanların bu saygısızca davranışları sizi yer bitirir. 


    güvenmek aptallıktır ve bu aptallık sonunda ihanetlerle karşılaşmanıza neden olur. bunun için sırlarınızı kendinize saklayın ki ihanetlerle karşılaşmayın!


   kendinizin dostu olun, kendiniz sizin dostunuz olsun,

   eğer ihanetlerle boğuşmak istemiyorsanız...

1 Nisan 2012 Pazar

Başını Sevgilisinin Omzuna Yaslayan Adam



Bir erkeğin, bir kadının omzuna yaslanmasını gören bir kadın tanıdım. Onları gördüğünde içindeki anlam veremediği huzuru hissettim. Gözümün önünde hayal ettim onları. Bir erkek ve bir kadın. Erkek başını kadının omzuna yaslamış ve gözlerini kapatmış. Kadına güvenmiş. Alışılmışın dışında bir durum bu. Çünkü insanlar genelde, kadının başını erkeğin omzuna yaslanmasına alışıktır. 

Ama o kadın bunun aksini görmüş. İşte o zaman bir erkeğinde savunmasız ve güvene ihtiyacı olduğunu anlamış.Bir erkeğin de, bir kadının şefkatine ihtiyacı olduğunun farkına varmış. Ve bunu hiç unutmayacakmış. Onların birbirine bu kadar güvenmesinin onu mutlu ettiğini hep hatırlayacakmış.
Başkalarının sevgisiyle mutlu olan insanlar, içlerindeki sevgilerle onlarınki birleştirip daha da mutlu olan insanlardır. bunu her insan yapamaz. yapabilenler ne şanslılar! 

                Başını sevgilisinin omzuna yaslayan adam, sen o gün seni gören kadını ne kadar mutlu etmişsin, farkında olmadan... 

Hayatta bunları görmek çok zor artık. İnsanlar aşkı artık aramıyorlar. Arayanlar çok nadir. Hiçbir şey eskisi gibi değil. Yapmacık sevdalar, çıkar amaçlı birliktelikler, günü birlik takılmalar! Daha bir sürü uygunsuz davranışlar.

Umarım o adamdan daha çok görürüz... Bir bankta, otobüste, metroda her yerde başını sevgilisine yaslayan adamlar... Düşününce bile gülümsüyorum... Ya siz?
d.g

9 Şubat 2012 Perşembe

-sIz’lık Zamanıdır Aşk

Zamansız yolculuklar,
Ve mekansız.
Değersiz kavgalar…
Küskünsüz zamanlarsa, uçsuz bucaksız.
Sen kaynaklı gülüşlerim,
Yapmacıksız…

Suçsuz bir masumiyet,
Ve kuşkusuz.
Kalp gürültüsünden geceler,
Uykusuz…
Sensiz bir geçmiş, ruhsuz.
Sensizlik kabusları düşlerimde,
Ama biliyorum yine uyanacanağım yeni bir güne,
Seninle korkusuz.
Senli bir hayatım var benim,
Güneşli ve bulutsuz…
Ve bir hayat,
Sonsuz…





Hiçbir şey olduğum zamanlar,
Sensiz…
Bedenimdeki haykırışlar, bilinçsiz.
Senli şarkılar kulağımda,
Melodisiz.
Ve ayrılıktan doğan çocuk,
Kimsesiz…


Sözsüz duygular,
Ve çözümsüz.
Ağzımda isyan dolu tümceler,
Küfürsüz.
Kıskançlık ile anlayışsızlık kelebekleri içimde,
Ömürsüz.
Ve bir aşk
Ölümsüz…